Türkiye’deki Taşkınlar ve Konu ile İlgili Yapılan Çalışmaların Önemi
Tarih boyunca doğal afetler onarılamaz insan ve maddi kayıplara neden olmuştur. Bu afetler arasında taşkın olayları da yer almaktadır. Taşkın olayları bugüne kadar insanoğluna pek çok zarar vermiş olsa da, belki taşkın öncesi bazı hazırlıkların yapılması olası zararları önlemekte faydalı olmakla beraber, bu gerekli tedbirlerin alınmasıyla yüzeysel akışa dönüşen yağışlar fırsata dönüştürülebilir.
İstanbul Gedik Üniversitesi mühendislik fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Redvan Ghasemlounia ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa UTLU son yıllarda Türkiye’deki meydana gelen taşkın bölgeleri ve taşkın potansiyeli olan havzalar üzerine bilimsel araştırma projeleri kapsamında çalışmalar yürütüp, dünyanın önde gelen dergilerinde yayınlar yapmaktadırlar. Bu kapsamda 2020 yılında yapılan önemli çalışmalardan biri, drenaj morfometri ve havza taşkın potansiyel ölçeklendirme çalışmaları için, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde Iğdır ili, Aras Nehri ve alt havzalarının oluşturduğu alüvyon ovasında yer alan 35 farklı havza seçilmiştir. Seçilmiş bölgede son yıllarda büyük taşkınlar meydana geldiği görülmüştür.
Bu bölgede toplanmış verilerin analizi yapılarak, iki Temel Bileşen Analizi (PCA) ve Morfometri Analiz yöntemleri kullanarak taşkın potansiyeli açısından havzaların ölçeklendirmesi yapıldı. Morfometri analizi sonuçları 8 havzanın yüksek öncelikli, 17 havzanın orta öncelikli, 11 havzanın ise düşük öncelikli olduğunu gösterirken, Temel Bileşen Analizi (PCA) sonuçları, 12 havzanın yüksek önceliğe sahip olduğunu, 15 havzanın orta önceliklere sahip olduğunu ve 8 havzanın düşük önceliklere sahip olduğunu gösterdi. Bölgedeki öncelik sınıflandırma çalışması sonuçları kullanılarak taşkın potansiyeli yüksek tespit edilen bölgelerde önlemlerin alınmasının gerekli olduğunu belirten Doç. Dr. Redvan Ghasemlounia, bölgede bu önlemler alındığı takdirde ani sağanaklar neticesinde ortaya çıkabilecek taşkınların daha az can ve mal kaybına neden olabileceğinin altını çizdi.
2021 yılında Doç. Dr. Redvan GHASEMLOUNIA ve Dr. Mustafa UTLU tarafından yapılan diğer bir çalışmada ise, taşkın tehlikesi altında olan Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan ve Türkiye’nin Giresun ve Gümüşhane illerini kapsayan Harşit Nehri havzası ele alındı. Bu çalışmada 10 kilometre kare üzerinde 26 alt havzaya ait toplam 20 farklı endeks dikkate alınarak alt havzaların taşkın dinamikleri morfometri özelliklerine bağlı olarak değerlendirildi. Özellikle son yıllarda taşkınların bu bölgede etkisini gösterdiğinin altını çizen Doç. Dr. Redvan GHASEMLOUNIA ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa UTLU, iki farklı yönteminin yanısıra, kendilerinin geliştirdiği Redvan Öncelik Sıralaması (RPRM) Yöntemini de kullandıklarını, her yöntemin kendi içinde değerlendirilmesi yapılırken, alt havzaların taşkın öncelikleri belirlenmiştir.
05.08.2020 tarihinde Doğankent’te meydana gelen su baskını olayında hasar ve kayıplar
Bu çalışma neticesinde, Morfometri parametrelere göre elde edilen sonuçlar istatistiksel tekniklere göre değerlendirilerek taşkın önceliği belirlenmiş olup, Dr. Redvan Ghasemlounia and Dr. Mustafa UTLU kullanılan üç yöntemin sonuçlarında özellikle yüksek taşkın risk potansiyeli kategorisinde ortak olan beş alt havzada ivedilikle gerekli önlemlerin alınmasının elzem arz ettiğini bildiriyor.
Mayıs 2023’de ise İstanbul Gedik Üniversitesi bilimsel araştırma projeleri kapsamında desteklenen “Şanlıurfa İlinde Taşkın Duyarlılık Analizlerinin Makine Öğrenmesi ve Farklı İstatistik Yöntemlere Bağlı Oluşturulması” başlıklı proje çalışmalarının ilk aşamasına başlayan Doç. Dr. Redvan Ghasemlounia ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa UTLU, bu kapsamda, 14 ve 15 Mart 2023 yılında 18 kişinin yaşamını kaybetmesine ve birçok kişinin yaralanmasına neden olan büyük bir taşkın olayı yaşayan Şanlıurfa (Merkez) ve çevresindeki bölgelerde İnsansız Hava Aracı (İHA) yardımıyla veri toplama ve arazi çalışmalarına devam etmektedirler.
Doç. Dr. Redvan GHASEMLOUNIA, “Taşkın konusunda yapılmış olan, devam etmekte olan ve gelecekte yapılması planlanan çalışma sonuçlarından elde edilecek risk ve tehlike haritası yardımıyla, gerek kamu gerekse diğer kuruluşlar tarafından oluşan riskin önlenmesi, insan hayatı ve unsurları için risk teşkil eden bir alanın risk ve tehlike açısından önüne geçilmesi ve gerekli önlemlerin alınması bakımından büyük önem taşıdığını’nın altını çizdi.