25 Ara 2020

“Kadın Hakları ve Kadına Karşı Şiddet” başlıklı I. Uluslararası Hukuk Öğrencileri Kongresi’nde tebliğ sunan öğrencilerin izlenimleri

1. Uluslararası Hukuk Öğrencileri Kongresi: Kadın Hakları ve Kadına Karşı Şiddet

2007 yılından beri sayısız uluslararası öğrenci kongresi düzenlemiş bir öğretim üyesi olarak söylemeliyim ki, her defasında sanki ilk organizasyonummuş gibi büyük bir sevinç ve heyecan duyuyorum. Hukuk öğrencilerinin kendilerini keşfetmelerini izlemek, kendileri ile yarışmalarına seyirci olmak, harcadıkları emeğe karşılık olarak büyük bir gururla yaptıkları sunumları izlemek mesleğimin herhalde benim için en keyifli yanlarından biri. Bu Kongrenin de bu anlamda amacına ulaştığını düşünüyorum.

Kongrenin başarılı bir şekilde gerçekleşmesinde, hem sunum yapacak öğrencilerin disiplinli çalışmalarının hem de onların çalışmalarına bilimsel ve akademik destek veren ekip çalıştırıcısı araştırma görevlisi meslektaşlarımızın özverili desteklerinin büyük bir payı bulunmaktadır. Bu bağlamda İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Elif Naz Çiftçi başta olmak üzere, Ahmet Eğilmez, Mehmet Korkmaz ve Hazal Gül’e; Bielefeld Üniversitesi araştırma görevlisi Abdulmuttalip Erduran ve Kaan Altun’a sonsuz teşekkür ediyorum.

Doç. Dr. Gülsün Aygörmez

Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku ABD Öğretim Üyesi

Karşılaştırmalı Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi – KAHUM – Müdürü

Bielefeld Üniversitesi Hukuk Fakültesi Türk Hukuku Öğretim Üyesi

 

Kongrede Sunum Yapan Öğrencilerin Kongre Sürecine İlişkin İzlenim ve Görüşleri

EMİNE AYÇA ÖZKAYA

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Öncelikle değerli hocalarımıza ve Hukuk Alemi platformuna, bu kongre ile bizlere kadın haklarının ülkemizde ve dünyada ne denli önemli olduğunu hatırlatmamıza yardımcı olarak, geniş bir kitleye sunma imkânı tanıdıkları ve hukuk nosyonumuza katkıları, güncel bilgileri ile kendimizi geliştirmemize imkân tanıdıkları için teşekkürlerimi belirtmek isterim. Kongreye gelen yorumlar, hocalarımızın çabaları, arkadaşlarımın verdiği emeklerle beraber, her ne kadar yapılan sunumlarda yılımız itibariyle kadına şiddet vakıalarının arttığını saptamış bulunsak da verilen emekler doğrultusunda toplumumuzda kadına ait sorunların insanlığa ait sorunlar olduğunu özümsediğimizde, kadına hak ettiği değeri verdiğimiz takdirde gelecekte toplumumuzun daha iyi durumda olacağına inanıyorum.

Kongreye hazırlık çalışmalarında her ne kadar kendimce mazeretler üreterek, çalışmalarımı bazı günler yavaşlatsam da büyük bir hukukçu olan Baki Kuru hocamızın hayatına yönelik bir yazısını okuduğumda, mazeret üretmeden çare üretmem gerektiğini bir hukukçu adayı olarak çalışmalarımda; daima azim, sabır, çalışkanlık ve istikrar gerektiğini tekrar anlamış bulundum.

Yine anladım ki kadına yönelik şiddet konusunda da yılmadan, azimle, sabırla, yeni kuşak olarak geçmiş kuşağın yaptığı yanlışları dile getirerek bir gün toplumun aynası olan kadına yaşatılan, dayatılan adını ne koymak istersek koyabileceğimiz sorunların sonlanacağına olan inancım daha da arttı.

Son olarak, emek verdiğimiz çalışmalarımızın dönüşlerinin bu denli olumlu olması beni çok mutlu etti, benzeri etkinliklerin devamı ve dünya da kadın olmanın kolaylaşacağı toplumların temennisi ile sözlerimi tamamlamak isterim.

ERTUĞRUL MERCAN

İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Kongreden haberdar olduğum vakit, kadın haklarına ilişkin birden fazla hususu ele alma fikrim sebebi ile haberi almamla birlikte “yok canım hangi sorunu anlatayım ki; çok fazla sorun var” diyerek derhal kongrede sunum yapma fikrini zihnimden silme gayretine koyuldum. Saygıdeğer ve Hukukçu kimliğine de sonsuz saygımın olduğu Doç. Dr. Gülsün Ayhan Aygörmez hocamın “kadın haklarını konuşmalıyız” diyerek kongreyi işaret eder tavsiyesi üzerine, kadın haklarına ve kadına karşı şiddete ilişkin en başta belirttiğim çok fazla sorunun hepsini, zaman kaybetmeden araştırmaya ve somut verilerle birlikte elde ettiklerimi dokümanlarıma eklemeye koyuldum. Bu araştırmalar bana gösterdi ki kadın hakları ihlalleri ve kadına karşı şiddette medya, gazete, dergi vb. lerde işittiklerimizden de çok vahim bir noktadayız. Sadece Türkiye değil tüm Dünya kadın hakları ihlalleri ve kadına karşı şiddette inanılmaz vaziyette arkaik ve insan hakları ile bağdaşmayan nitelikte süregelmekte. Araştırmalarımda elde ettiğim çarpıcı sonuçların günler süren etkileri ve toplumda benim de kadın ve toplumun diğer mensuplarına karşı fark etmeden “haklarını ihlal ediyor muyum ve haklarım ihlal ediliyor mu?” sorusunu sormaya sevk etti. Evet, ihlal ediyormuşum ve benim toplumsal cinsiyet nezdinde haklarım ihlal ediliyormuş. Annem ve sevgili kız kardeşim üzerinde geleneksel Türk ailesinin aksine modern bir yaşantımız olmasına rağmen vahim tabloya baktığımızda onları incitmeyen veya benim incinmediğim ve katiyen kırıcı algılara sebep olma saiki olmadan gayet alışılagelmiş hareketlerimizin varlığının fark ettim. Bu farkındalığımın ardından kendisini eşitlikçi olarak gördüğüm birçok insanın yaşantısını incelediğimde, kongrede bahsi geçen örneklerle ile birlikte ne kadar da eşitlikçiler arasında eşitsizlikçiler olduklarını fark ettim. Bu durum bize gösteriyor ki f a r k ı n d a olmadan toplumsal cinsiyet haklarımızı ihlal ediyoruz. Bu menfi davranışlarımı fark etmem, derhal bu alışılagelmiş hareketlerimi terk etmeye vesile oldu. Hazırlık sürecinin böylesine psikolojik ve sosyolojik zorluklarının ardından, oluşturmuş olduğum metinler ile saatlerce kadın hakları anlatabilecek vaziyetteydim. Her alana azamî miktarda hazırlanmış olmam, arkadaşlarımın direkt olarak değinmediği bir konu olan ve kadın hakları için en önemli hususların başında gelen uluslararası belgelerle ile ilgili bir konuşma gerçekleştirmeyi makul gördüm. “Uluslararası Belgeler Işığında Türk Hukukunda Kadın Hakları” konumu ve metnimi oluşturduktan sonra, kongreye hazırlanırken deneyim ve bilgilerinden faydalandığım, araştırma görevlisi Elif Naz Arıkan Çiftçi hocamın, kongrede gerçekleştirdiğim konuşmamın akıcı ve geniş kapsamlı olmasında çok yüksek ilgilerinin varlığı önem taşımaktadır. Kongrede benim çok zorlandığım konu zamana riayet etmekti. Günlük yaşantımdaki şiddete ilişkin özenim; konunun son derece anlamlı olması ve değinilmesi, insanların duyması ve fark etmesi gereken hususun hatırı sayılır fazlalıkta olması sebebi ile kongrede günlük yaşamımın aksine süreye riayet edemememe mahal verdi. Son derece önemli bulduğum konuları akademik yaşantımda insanlığa faydalı olacak şekilde kaleme alacağımdan hiç şüphem yok. Kongrede sunulan tebliğlerin her birinin arkasında tıpkı bende olduğu gibi hikâyelerin yattığını düşünüyorum. Bu hikâyeleri iyileştirmenin ise hukukçuların en aslî görevleri olduğu kanaatindeyim. Hukuk eğitimimin sonunda; İnsan hakları, Kadın hakları, LGBTİQ+ hakları, Hayvan hakları ve azınlıkların daha kimi hakları için çalışmayı düstur edinmiş bir hukukçu olmayı düşlüyorum. Kadın hakları ve kadına karşı şiddet konulu kongreye katkı sağlayarak sorumluluklarımı yerine getirmem, özsaygımı bir kez daha yineledi. Kongre sonucunda zihnimizde kalan en önemli husus ‘kadınların haklarının ihlal edildiği ve bunlara seslerini çıkaran bir grup genç hukuk öğrencisinin varlığı’. Çok sembolik, manidar, karikatürlere konu olacak bir tablo bu. Gençlikte umut vardır diyerek şiddetin, ihlallerin son bulduğu ideal bir dünyayı büyük bir içtenlikle umut ediyorum. Kongrenin fikir annesi olan sayın hocam Doç. Dr. Gülsün Ayhan Aygörmez’e; çalıştırıcım ve kendisinden bu süreçte çokça engin bilgi öğrendiğim araştırma görevlisi Elif Naz Arıkan Çiftçi hocama; öğrenci asistanı olduğum, organizasyonu bünyesinde barındıran, KAHUM’un tüm mensuplarına; İstanbul Gedik Üniversitesi nezdinde, mensubu olduğum Gedik Hukuk ailesine; tebliğ sunan arkadaşlarımıza, katkı sunan moderatörlere ve tüm ilgililere sonsuz şükran ve saygılarımı sunuyorum.

ADA İLYADA UTKUCU

İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

1.Uluslararası Hukuk Öğrencileri Kongresi’nin bir parçası olmak başvuru anından itibaren büyük çıktıları olacak ve insanlar üzerinde büyük etkiler bırakacağının bilincindeydim. Akademik hayatımda toplumsal cinsiyet üzerine eğitimlere katılıp bir şekilde tartışmaların bir parçası olmayı sağladığım için gönüllülük esaslı çalışmalarda; tartışılacak konunun ciddiyetinin farkındaydım. Elbette, Hukuk öğrencilerine böylesine bir imkân tanınmasının sevinci kongreye hazırlık sürecimdeki ana motivasyon kaynaklarımdan biriydi.

Toplumsal cinsiyet üzerine okumalar yapmaya Aksu Bora Hocamızın çalışmalarını okuyarak başladım; İletişim Yayınlarının araştırma basımlarını takip etmek, ana konunun hangi ayağından tutmam gerektiği konusunda sınırlandırma ve içindekilere dair tasnifimde aracıydı.

Başta ilk hazırladığım sunum konuyu ele alışımda oldukça amatör kalmıştı ve kaynakça gibi atıfta bulunmam gereken noktalarda eksiklikler taşıyordu; hocalarımızın yönlendirici ve metni iyileştirici yorumlarıyla atıfların ne kadar gerekli olduğunun farkında bilimsel atıf adımlarına bağlı kalarak çalışmamda düzenlemeler yaptım. Atıfla ilgili çalışmaları konuda hangi alanlarda derinleşmek istediğim kısım takip etti; İçindekiler kısmında böylece bazı alanları derinleştirdim bazı alanlar oldukça genel ifadelerle kaldı.

Şiddeti önlemek için strateji denildiğinde artık daha fazla birikim elde etmiş ve farklı perspektiflerden de durumu görebilen bir birey olmamı sağlayan kongre; içindeki emektar hocalarıyla biz öğrencileri daha da güçlendirdi. Daha nicesi etkinlikte bir sözüm olmasını çok isterim.

ŞEYHMUS ATAY-LICHTERMANN, LL.M.

BIELEFELD ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Ben Almanya’nın Rostock Şehrinde Hukukta Lisans ve Yüksek Lisans bitirdikten sonra Devlet sınavına girmek için Bielefeld Üniversitesine geçiş yaptım. Hocamız sayın Doç. Dr. Gülsün Aygörmez’den Türk Ceza Hukuku dersleri aldım ve Kongre’den de böylelikle haberdar oldum. Bir feminist olarak politik yaşamımda birçok kurumda kadın hakları ile ilgili aktif mücadele verdiğimden dolayı hiç tereddüt etmeden Kongre için başvurumu yaptım ve başvurum kabul edildi. Dünya genelinde giderek artan kadına karşı şiddeti konu alan bir projede olmak beni çok heyecanlandırmıştı ancak bu heyecanım çok kısa sürede paniğe dönüşmüştü. Çünkü bu sunum Türkçeydi ve ben ilk defa Türkçe bir sunum yapacaktım. Araştırmayı Almanca yapıp ve metne Türkçe aktarım yapmak baya zorladı beni. Dürüst olmam gerekirse Projenin bu denli profesyonel olacağını hiç zannetmemiştim. Sunum sunacak öğrenciler olarak 3’e ayrıldık ve profesyonel çalıştırıcılarla sürekli irtibatta kalarak destek gördük. Eğitimim ve politik yaşamım boyunca yapmış olduğum birçok sunum oldu ama bu kongre bana en çok keyif veren sunumlardan biri oldu. Bu etkinlikte emeği geçen herkese, özellikle Gülsün Hocamıza, Elif Naz Çiftçi Hocaya, İstanbul Gedik Üniversitesine, Bielefeld Üniversitesine ve emeği geçen tüm eğitimcilere ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum. Kadına karşı olan şiddetin akıl almaz boyutlara vardığı bu dönemde bana bu konuyla ilgili sunum yapma şansı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sözlerimi “İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” ile bitirmek istiyorum.

SELCEN YETİŞKİN

LEFKE AVRUPA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Hayatım boyunca gerek kendi hakkımı gerekse çevremin hakkını hep korumaya çalışmış ve düşündüklerini söylemekten asla korkmayan bir birey oldum. Ailem, öğretmenlerim ve çevrem bana bir hukukçu olabileceğimi söylerlerdi ve ben de bu yolda ilerlemek, sesi olmayanın sesi olmak isterdim. 2019/2020 Eğitim öğretim yılı itibariyle Lefke Avrupa Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak hayallerim için ilk adımımı attım ve her zaman bu yola ne için çıktığımı unutmamaya çalıştım. 2020/2021 Eğitim öğretim yılı itibariyle üniversitemi temsilen de bünyesinde bulunduğum Hukuk Alemi platformunun bir çok etkinliğine katıldığım gibi İstanbul Gedik Üniversitesi, Almanya Bielefeld Üniversitesi ve Kassel Üniversitesi ile ortak olduğu bu projeyi gördüğümde de katılabileceğimi düşündüm.

Bu proje toplumun en büyük sorunlarından olan ve hep bir çözüm arayışı içerisinde olduğumuz kadına yönelik şiddet konusunda düşüncelerimizi aktarabileceğimiz bir çalışma idi ve ben de bu çalışmaya katılmayı kendime ödev bildim. Çalışmamın daha başlarında iken biliyordum ki bu çalışma benim hayatımda ve daha da önemlisi sesimi duyurabileceğim herkesin hayatında bir farkındalığa yol açacaktı. Her zaman düşündüklerini dile getirmekten korkmayan ben, bu etkinlikte de herkesin konuşmaya çekineceği bir konu seçmem gerektiğini ve onu en doğru şekilde anlatmam gerektiğini biliyordum. Bu sebeple “Kadının Beyanının Esas Olması” konusunu seçtim. Konuya hâkim olmak için birçok araştırma yapıp konu ile ilgili fikri olabilecek insanlara danıştım ve her seferinde ne kadar yanlış anlaşılmaya açık ve ne kadar da farklı yerlere çekilebilen ve insanların konuşmaktan çekindiği bir konu olduğunu gördüm bunu gördükçe de çalışmalarımı en doğru bilgileri verebilmek adına daha dikkatli ve özverili bir şekilde gerçekleştirdim. Hukuk hayatımın daha başlarında olmam ve bilgimin yetersiz olması nedeniyle telaşa düştüğüm zamanlar oldu fakat bu konuyu duyurmak, bu etkinliğin bir parçası olmak adına asla pes etmedim ve en sonunda kongrede sunum yapabilecekler arasında olduğumu gördüğümde kendi başarıma sevinmenin yanı sıra bu etkinlik sayesinde toplumu bir konuda bilinçlendirebileceğim ve kadına karşı şiddet adına mücadelesi olanlara destek olabileceğim için daha çok sevindim.

Pandemi dolayısıyla online olarak görüşmemiz gerekse bile samimiyetlerini ve bilgilerini bizden eksik etmeyen, İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarından başta Doç. Dr. Gülsün Ayhan Aygörmez ve Ar. Gör. Elif Naz Arıkan Çiftçi olmak üzere çok kıymetli hocalarım ile tanışma fırsatım oldu. Benimle ilgilen ve hem bir slayt oluşturabilmekte, hem sunumu yapabilmekte hem de bilgileri doğru kullanabilmekte bana öğrettikleri sayesinde sunumumu bu şekilde sunabilmem de oldukça büyük etkisi olan Ar. Gör. Mehmet Korkmaz hocama da teşekkürü bir borç bilirim.

Çalışmalarımızın sonuna gelirken çok kısa bir sürede aynı amaç uğruna çalıştığım arkadaşlarım ve hocalarım ile belli bir samimiyet oluşturduğumuzu ve bu samimiyeti her zaman arayacağımı düşündüm. Gerek akademik açıdan gerekse birey olarak bana epey katkısı böyle bir çalışmada bulunmak benim için paha biçilmezdi.

Bana inanan ve benimle beraber emek veren, beni destekleyen herkese, kongremizi izleyenlere ve şu anda da bu satırları okuyanlara tüm içtenliğim ile teşekkür ederim.

Saygı ve sevgilerimle…

SENA BERİL YONTAR

İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Kadın haklarına ilişkin bir kongre yapılacağının duyurusunu gördüğümde hiç düşünmeden buna dâhil olmak istedim. Çünkü hukuk eğitimi alma motivasyonumun kaynağı toplumda maalesef mağdur konumunda yer alan kadınların çıkarlarını yargı düzeni nezdinde savunabilmek ve gözetebilmekti. Sunum önerimin kabul edildiğini duyduğumda, hedefim adına başlangıç noktası yakaladığım için çok mutlu oldum. Dahası, hem yurt içinden hem yurt dışından katılan ve benim gibi kadın haklarına dair aynı endişeleri taşıyan birçok öğrenci arkadaşımla tanışma imkânı buldum. Hepsinin kendine özgün ve kadın hakları sorununa farklı perspektiflerden bakan sunumları benim için son derece öğreticiydi. Kendi çalışmamı hazırlarken tam bir farkındalık yolculuğu yaşadığımı söylemek yanlış olmayacaktır. Kadının insan haklarının ihlali sorunu aslında medyadan sürekli aşina olduğumuz ve bizzat kadın olarak yaşadığımız bir toplumsal gerçek. Bununla birlikte çalışmayı hazırlarken yaptığım araştırmalar ve gerek hocalarımızla gerek arkadaşlarımızla yaptığımız tartışmalar sonrasında, tüm kadınların can güvenliğinin potansiyel tehdit altında bulunduğu durumuyla ne yazık ki yüzleşmiş durumdayım. Bu yüzden, bu olumsuz durumu farkındalığa çevirip kamuoyunu bilinçlendirmek ve böylece yetkili makamların aksiyon almasını sağlamak bizim hedefimiz olmalı.

Önüme bu hedefi koyan ve adım atma cesaretini veren ‘’Kadın Hakları ve Kadına Karşı Şiddet Kongresi’’nin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Böylesine zihinlere ışık tutan bu önemli organizasyonu düzenleyip bana da katılma imkânı sağladığı için başta Doç. Dr. Gülsün Aygörmez Hocama, sunumuma yaptığı kıymetli katkılarıyla bana yol gösteren Ar. Gör. Mehmet Korkmaz Hocama ve emeği geçen diğer katılımcı hocalarıma teşekkür ediyorum. Kongrenin ileriki zamanlarda devam etmesini diliyor ve bunu dört gözle bekliyorum.

TARIK YÜCE

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Sancılı bir sınav sürecini ardımda bırakarak bu yıl hukuk fakültesine yerleştim. Henüz birinci sınıfın başındayken, hukukun temel kavramlarını data olarak dahi bünyeme yüklememişken karşılaştım Hukuk Alemi’nin o duyurusuyla. Online bir öğrenci kongresi planlamışlar ve buna da ön sunum yöntemiyle öğrenci seçeceklerini duyurmuşlardı. Kalp ritmim değişti ancak birinci sınıf olduğum için başta yeltenmedim. Hukuk öğrencisi nosyonunu edinmek, bir hukuk fakültesine yerleşmek demek miydi? Bence değildi. Ceza Hukuku dersini almayan kendisine hukuk öğrencisi demesin diyorlar ya J Daha sonra kongrenin temasını gördüğümde bunun altından kalkabilmek için ceza hukuku dersini almama gerek olmadığını, donanımımın yeteceğini öngördüm. “Kadın Hakları ve Kadına Şiddet” başlığı zaten benim hukuku kazanmadan önce de şahsi başlıklarım arasında her zaman üst sıradaydı. Mor Çatı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformu vb. Sivil toplum örgütleri insaniyet radarımda olan kuruluşlardı. Eskiz defterine “Kadınlar Artık ÖlmesinDİ” başlıklı o şiiri yazan, fiil çekimlemekten dahi bihaberken aktivist bilincini oluşturan dokuz yaşındaki Tarık sözü devraldı on sekizinden. Ve başvurmamı sağladı. Onlarca belki yüzlerce başvuru arasından o son sekize kaldığımda hissettiklerim bir zafer değildi elbette. Buruk bi mutluluktu. Kadına karşı erkek tahakkümünün tezahürlerini artık 2020 yılında konuşmanın getirdiği karamsarlığa, belki eril yaşam tarzının manipülatif etkisine maruz kalan bir yaşıtım bu farkındalığı kendi emsalinden dinlerse işte o zaman bu konuyu konuşmak maksadının mahiyetini yerine getirir düşüncesinin umudu eşlik etti ve harika bir çalışma sürecine girdik. O kadar müspet bir ortam vardı ki… Üstelik bu planlanmış değildi. İrticalen bir samimiyet ve iyilik paydasında toplanmış insanlarla yaklaşık bir, bir buçuk aylık süregelen bu serüven her anlamda besleyiciydi. Uluslararası bir projeydi. Mamafih, bunun getirdiği sorumluluklar vardı. Hazırlık sürecinde her ekibin başına bir profesyonel verilmişti gibi gibi tüm unsurlar herbirimizin ne kadar emek verdiğini gösteriyordu. Ele aldığım konu, “Toplumun Kadına Bakışı” üzerineydi. Normlara hapsedilmiş, yaşam standartları ahlakî rölativizmle sınırlandırılmaya çalışılan kadına ses olmak istedim. Varolan erkek sistemde kendime doğduğum günden bu yana güzellenen erkekliğimi kalkan görebilir ve bu erk ummanda akışta kalabilirdim. Tersine yüzmeyi,

“Hande Kader’in yakılarak öldürüldüğünü biliyor musun?”

“Gülistan Doku yaklaşık bir yıldır kayıp, nerede?”

 “Şule Çet gökdelenin tepesinde atılsa dahi neden vicdanlara düşememiş bir kor, neden kalpler kör?”

Şahsıma ve kontrolden çıktığını düşündüğüm toplum şuuruna bu soruları sorarak başardım. Boğulmadım. Yaşıyorum. Onlar yaşamıyor…

Bu alanı bize açan, ürettiği içerik ve programlar açısından muadili olmayan Hukuk Alemi ailesine, Kongre bittikten sonra “Sizinle gurur duyuyorum gençler!” mesajıyla ve olağanüstü bir çabayla bizleri hazırlayan Gülsün Ayhan Aygörmez’e; nezaketiyle içeriğimizi değiştirmeden ancak olabilecek en iyi verisyonuna dönüştürmeyi başaran, grup provalarımızda sohbetlerimizin vazgeçilmez öznesi Ahmet Eğilmez’e, diğer ekip çalıştırıcılarına, bu haklı mücadelede bilfiil ses olarak bir vaveyla koparan arkadaşlarıma, son olarak da şu an bu yazıyı yazıyorsam; bu kongrenin varlığından bahsediyorsam ona borçlu olduğumu düşündüğüm, yazdığım her satırımdan dilimden çıkan kelimelere kadar ilgilenen ve desteğinin kongre dışında da baki olduğunu söyleyen Elif Naz Çiftci hocama teşekkürü borç bilirim.

İyi ki o dokuz yaşında aktivist olmaya söz veren çocuğu dinlemişim de bu insanlarla karşılaşma ve çalışma fırsatına, onuruna erişebilmişim. Bu kongre benim için yaptıklarımın yansıması, yapacaklarımın da teminatıdır.

ZEYNEP HESAPDAR

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Fakülte hayatım boyunca dahil olduğum, yüz yüze veya online pek çok programına katıldığım ve en sonunda da temsilcisi olarak bağlantımı devam ettirmekten mutluluk duyduğum Hukuk Alemi platformunun bu güzel projeye destek vermesiyle başlayan eşsiz bir serüven…

Biz hukuk fakülteleri öğrencilerine, dünyanın her yerinde kanayan bir yara olan kadına karşı şiddet hususundaki düşüncelerimizi aktarabileceğimiz böylesi bir fırsatın sunulduğunu gördüğümde mutlaka başvuru yapmam gerektiğini düşündüm. Tebliğ sunma fırsatını yakaladığım konu, eminim ki etrafımdaki insanlar açısından pek sürpriz olmamıştır. Zira dili kullanmak, dil hakkında konuşmak veya düşünmek hukuk fakültesi öğrencisi olduğumdan beri artan bir yoğunlukta olmak üzere kendimi bildim bileli bana keyif verir. Kendim de mutlaka konu ne olursa olsun ayrımcı bir tavır takınmadan kelimelerimi seçmeye özen gösteririm, umarım başarılı olabiliyorumdur 🙂

Benim için bu kadar önemli olan bu konuda hazırladığım sunumun bu kongrede yer almaya değer olduğunu öğrenmek paha biçilemezdi. Diğer arkadaşlarımın da aynı duyguları hissettiğine eminim.

Bu süreçte başta Gülsün Ayhan Aygörmez ve Elif Naz Arıkan Çiftçi olmak üzere çok değerli hocalarımla tanışıp, ışıklarından faydalanma şansım oldu. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde zoom üzerinden gerçekleştirdiğimiz her görüşmeyi, hem büyük bir samimiyet hem de ciddi emekler verilen bir deneyim olarak tecrübe ettik. Bu noktada bizimle ilgilenen her bir hocama ayrıca teşekkürü borç bilmekle beraber ismini özellikle anmadan geçemeyeceğim Ahmet Eğilmez hocama tekrar teşekkür ederim.

Öyle bir ortam ki, bu heyecanlı sürecin sonuna geldiğimizde keşke bitmese ve bu ekiple daha nice çalışmalara devam etsek diye düşündürdü. Her türlü sorumuza sıkılmadan, usanmadan cevap veren bize yardımcı olan hocalarım ve arkadaşlarımla beraber ki her biriyle ayrı ayrı çok fazla zaman geçirememiş olsam da, ayrı bir aile ortamı kurduk. Ne kadar anlatsam da bu süreci ifade eden en doğru kelimeyi bulabileceğimi sanmıyorum. Malum, doğal diller 🙂

Yaptığımız provalarda dahi o heyecanı hissetmek, ya olmazsa diye düşünmek, her seferinde yeniden o kalbin sanki kaburgalarını kıracakmışçasına hızlı çarpması… En sonunda da o canlı yayında sunumu gerçekleştirmek… Hani bazı anlarda insanın zihninden yalnızca bir saniyede pek çok şey aynı anda geçer ya, tam da öyle o canlı yayına bağlanıp “Merhaba ben Zeynep Hesapdar” diye giriş yapana kadar saniyeler içinde sonsuz felaket senaryosu kurup durduğumu unutacağımı sanmıyorum. Elektrikler kesilirse, dilim dolanırsa, aklıma söylemek istediğim başka bir şey daha gelir de süreyi aşarsam, insanlar sıkılırsa, emeklerim boşa giderse, kendi emeklerini geç Zeyno, bunca hocanın verdiği emeği boşa verecek olursan diye akıp giden pek çok düşünce… Kendi kendimin felaket tellalı olduğum bir heyecan yani. Ama dedim ya öyle bir ortam oluşturduk öyle bir aile olduk ki, bir şekilde birbirimizin heyecanını aldığımıza inanıyorum.

Tabii ki tüm bunların yanında hissettiğim gururu anlatmaya kelimeleri yetirebileceğimi sanmıyorum. Tüm bu süreçte kendi çalışmalarımla konuya hâkimiyetimin artması elbette güvenimi yerine getiren başlıca sebepti. Her şey yerine oturduktan sona provalarda olumlu geri dönüşler aldıkça emeklerimin boşa gitmediğini görmek beni oldukça mutlu etti. Yine de en sona geldiğimizde, o sunumu yaptıktan sonra Gülsün Hocamızdan whatsapp grubuna gelen “Çocuklar, sizinle gurur duyuyorum. Tüm hocalar bizi tebrik ediyor” mesajını almanın hissettirdiği gurur, her şeyin üzerindeydi. Bu fırsatın içinde bulunup kendimle gurur duymama sebep olan herkese bir kez daha teşekkür ederim. Bana katkılarını saymakla bitiremeyeceğim bu kongreyi ancak şu sözlerle özetleyebilirim: yalnızca kariyerime değil ruhuma da dokunan bir çalışmaydı.

Yüz yüze de gerçekleştirebileceğimiz daha nice etkinliklerde buluşmak dileğiyle,

Öncelikle beraber emek verdiğim herkese, sonrasında izleyen ve bu satırları okuyan sizlere saygı ve sevgilerimle…

MUHAMMET TUĞRUL DURANOĞLU

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Ben Muhammet Tuğrul, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 3.sınıf öğrencisiyim. Üçüncü sınıfa kadar alanımla ilgili herhangi bir etkinliğe katılmamış bir hukukçu adayı olarak Gedik Üniversitesi’nin değerli hocalarıyla başlangıç yapmak gerçekten en büyük şansımdır.

Kongrenin afişini ilk gördüğüm anda “Neden olmasın?” düşüncesiyle başladığım etkinliğin bana birbirinden değerli insanlar ve bu kadar çok tecrübe kazandıracağını düşünmemiştim. Birbirimizden habersiz bir şekilde aynı konunun farklı noktalarını dolu dolu anlatan ekip arkadaşlarım sayesinde benzerine ender rastlanacak tatta çok güzel bir kongre ortaya çıkardık.

Geçmişten Bugüne Kadın ve Hakları adlı sunumumu hazırlarken konu hakkındaki yayınları okuyarak bilincimi artırdığım bu süreçte yorumlarıyla yolumu aydınlatan değerli arkadaşlarım İrem Çuhadar, Kübra Nur Kaya, Büşra Nur Kaya, Hayri Çiftçi, Altuğ Dilli ile dil ve anlatım incelemesi için Melek Demir’e teşekkürlerimi bir kez de buradan iletmek isterim.

Bu çalışma sayesinde yeni insanlar tanımakla beraber konu hakkındaki araştırmalarımı sunmama imkân sağladığı için İstanbul Gedik Üniversitesi, Bielefeld Üniversitesi ve Kassel Üniversitesi’ne, her an desteğini hissettiğimiz değerli katkılarıyla yolumuzu aydınlatan Sayın Doç. Dr. Gülsün Ayhan AYGÖRMEZ’e çok teşekkür ederim.

#TotMaiSus

ZEYNEP OĞUZ

ERZİNCAN BİNALİ YILDIRIM ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Hukuk Alemi’nin WhatsApp grubunda kadına şiddet ve kadın haklarına yönelik bir sunum yarışması afişi gördüm ve hemen katılmam gerektiğini düşündüm. Üç gün içinde sunumu tamamladım ve bize afişte yazan mail adresine gönderdim. Bu kongreye hak kazanan öğrencilerin yayınlandığı gönderide Zeynep Oğuz adını görmek beni çok mutlu etti. O an yerimden kalktım ve havalara uçmak deyimini gerçekten yaşadım. Daha sonraki aşamalarda sevgili Gülsün Hoca ve sevgili Elif Naz Hoca ile sunumumu çok ileri seviyeye taşıdım.

Özellikle Elif Naz Hocam ile çok çalıştık ve beni hem bilgi olarak hem de kendimi ifade etme konusunda çok geliştirdi. Çok samimi ve kaliteli bir ekibimiz de vardı. Çok keyifli bir süreç yaşadım. İstanbul Gedik Üniversitesinin kıymetli hocalarına ve Hukuk Alemi’ne çok teşekkür ediyorum. Umarım bu kıymetli ekip ile daha sonra tekrar çalışma fırsatı bulabilirim.